Gözlerimiz de yarınlara umutsuz bakışlar. Umutla dolu düşünceleri yiyen olumsuzluklar. Üzerine gelen duvarlar. Hengamede yalpalayan adımlar. Savsak düşüncelerin denkleminde kayboluşlar.
Çaresiz dününe, her gece sonunda attığın yeni düğümler. Bataklığa saplanışların.
Dibe bakışlarında üzerinde süzülen gölgelerden çaresizce sendeleyişlerin. Yeminlerin seni sanki tutuyor ileriye adım atmaktan. Yerinde dururken kaçırdığın yeni fırsatlar ve yeni hataların.
Geçmişe batışında kaldığın her gece sonunda ilerisini olmadığını fark ettiğin. Farkındalıkların ise sadece seni dibe götüren prangalar olduğunu anladığın an. Yine gecende boğuluyorsun.
Her sabah nefes nefese kaldığın uyanışlarının sebebi seni tutan prangalar mı?
Yoksa sadece geleceğe umutsuzluk içinde yalpalamaktan mı?
Akıl alacak yada verecek yaşı aldığını da fark ettin yine bir gece. Yine o gecenin sabahında uyanmama ümidini saklıyorsun kendine. Korkularına yenildiğin her sabah gömdüğün umutlarının mezar taşını temizliyorsun. Başında saatlerce zaman ayırışlarından farksız geceye gömülmek.
Kendi derdinle boğuşurken sırt döndün kendini.
Anlamalarını da beklemeden kendi kendine yaşıyorsun gecenin ilerleyen saatlerinde.
Geçmişinden taşıdığın yaralarına bakıp hayıflanıyorsun ve kölesi olmuşçasına yazıyorsun.
Dur ve soluklan düşüncelerin seni daha da dibe batışında içinin yanmasına sebep olacağından. Son kulaklarını atıyorsun belki de.
İçine düşen her kor tanesi sonunda Anka kuşu olabilir miyim? Ümidini tazeleyen yeniden tekrar tekrar bozuyorsun içinde dolan dumanda. Karamsarlık bulutları yok olmayacak onu da biliyorsun.
Yeni başlangıç umuduyla her sabah yeniden uyanmamak ümidiyle Hayırlı geceler be ya. Dediğini duyuyorlar. Ve bu bir veda busesi değil sadece rutin gece seansında ruhunun bedenine doğru hamleleri.
Yaşayan her varlığın özünde iyi olduğunu bilerek, anlatarak. Kirlenmiş ruhlara inat iyi olmaya çalışmak mı? Her gece daima kafanı kurcalayan binlerce sorunun cevabını aramaktan kaçmak mı?
Aidiyet duygun yüzünden güvendiğin her duvar üzerine devrildi. Her ağaç gölgesi budandı ve güneş altında içindeki alevlerin harlanması sayesinde yine yaşayışı unuttun.
Esen her rüzgar ile bedenine işleyen ve düşüncelerini talan eden yeni düşünceler yüzünden dedin. Yine buldun suçluyu bir gece daha bravo sana.
Kandırdın yine kendini, geçen zaman sonunda geçen yıllar sonunda her son baharda dökülen yapraklar gibi her gece solgunsun. Sonrasında filizlenen dallar gibisin ve beton sevgisi yüzünden yok oluyorsun. Güneşin kuruttuğu çayırlar gibi oluyorsun.
Kaybettiğin savaşta tekrar doğuşu düşlüyor ve daha çok bitiyorsun.
Sen sadece her gece sonunda tekrar tekrar kaybettiğin savaşın sorumlusu olarak, bahaneler arıyorsun. Ve her panik oluşun, kaygılarında boğuluyorsun.
El üstü tutulmayan düşüncelerdendir belki gece nöbetlerinde düşünce seansları arasında bitiş çizgisini göremeden pes etmek. Bir sokak lambası altında biten sigara kutun ve ayağa kalktığında yalpalayarak eve gideceğini bilmektir geceler sadece.
Hayat derdi büyüdükçe arttı ve her gece buna katalizör görevi gördü.
Değişmedi değişmeyecek, zaman akışında uykuya hazırlayandır geceler ve öleceğini düşündüğün günler sonunda biten günün emaresi.
Sonuçta anlamsız tüm sözcük öbeklerinde anlam ifade eden tek şey.
HER GECE ARDINDA SADECE TÜKENDİĞİN.